30 Ekim 2014 Perşembe

YAŞ ÖLÜME DENK BİZ GİDERİZ KALANA SELAMET

Dini imanı para olmuş
sorsan ölümsüz o
sorsan hiç ölmeyecek
ettiği yanına kalır bu dünyada
bu dünya mazluma sırtını döneli çok oldu
gafilin namerdin namussuzun yanında bu dünya
cebine cep yaptırsan ne fayda
doldur
çatlayana patlayana kadar ye
gideceğin yer taş çatlasın 2 metrekare
bizim dolmuş miyadımız
bir ayağımız çukurda
gözümüz toprağa bakar
biz gideriz korkumuz kalanlar
mazlumu namerde emanet bırakır gideriz
gözümüzü arkada bırakız gideriz
onlar kalırlar peşimizden geleceklerini bilmeden
kötülüklerine kötülük katarlar kalırken
muhtacı üzerler kalırken
bana dokunmayan bin yaşasın der olana bitene göz yumarlar kalırken
ne gelir elden
dünya fani
ölüm ani
Yaş ölüme denk
biz gideriz kalana selamet


Suzan Dinler

ANTALYA

ekimden bir gün
saat 16 suları
bulutlar toplanıyor bir yana
havada toprak kokusu
belli yağmış bir yerlere ve yaklaşıyor bu yana
mevsimin sonbaharında
günün tam bu saatinde
aşık olunası Antalya





OLMAZSAN OLMASIN

Olmazsan olmasın
yıkılsın koca çınar
yerle bir olsun
olmazsan yok olsun
bitsin tükensin
olmazsan son olsun
vazgeçilsin gelecek umutlarından
ertelensin mutluluklar
yarınlar hep hüsran
yarınlar hep buruk
olmazsan olmasın
ertesi sabahı günün
gecede kalsın hayaller
karanlık dehlizlerde son bulsun
olmazsan bitsin düşüm
kırıklıkları kalsın elde avuçta
hazan mevsiminde hep yapraklarım dökülsün
olmazsan sen
yoksan
gitmişsen
bitmişse bizli günler
olmasın geleceğim
bitsin bu rüya
yeni günüm karanlık
yeni günüm umutsuz
eskiye selam olsun
olmazsan geçmişe günaydın
geleceğe elveda olsun



Suzan DİNLER




25 Ekim 2014 Cumartesi

KENDİMCE

kendimce sırlarım vardı
en güzel çiçek nerde
yada oyun yeri
saklanılacak en kuytu köşe
söylemedim diğerlerine
oyunda rakibimdi ya onlar
kendimce gizlerim vardı
paylaşmadım kimselerle
bana ait kalsın dedim
benim olsun
kendimce yaşayayım dedim
izin vermediler
bana ait bendende hüküm sürmeye kalktı eller
yabancılaştım kendime
ellerin göz diktiği kurak bir topraktım
fethedilmeye hazırdım onlara göre
oysa ben özgürlüğümü avaz avaz bağırmak istemiştim
bırakmadılar
yasakladılar
kendimce bana ait olanı yaşayayım dedim
yaşatmadılar
hüküm sürdüler bana ait bedende
oyunlardaki sırlarıma kaçayım dedim
en gizlerime saklanayım
sadece oyunda değilmiş saklamak zorunda olduklarım
öğrettiler
herkes rakipmiş hayatta
kendimce çocuktum
kandım
inandım
geldiler saltanat kurdular bana ait topraklarda
zamansız hasatlarda ekimler yaptılar
bana ait gizlerimi yağmaladılar
kendimce geçer sandım
geçirmediler
hüküm sürdüler bana ait bedende
geçmez dertlere gebe bıraktılar
ağladım
kendimce çocuktum
onlara göreyse bir av
leş kargaları misali çökÜiler üzerime
bana ait olana sahip oldular
ben istemedim
kendimce karşı koydum
kendim bile yetmedim
artık kendimden geçtim
kendimce sırlarıma gömüldüm
gizlerimde saklandım
izin vermediler
ben istemedim
bedelini ben ödedim
kendimce çocuktum ben
şimdiyse bir kadın....

YOLUN SONUNU GÖRÜYORSAN GERİ DÖNMEYE ÇABALAMA...


Bittirmek zordur. hele ki pahası biçilmez zaman dilimlerinde onca sarf edilen cümlelerin ardından yaşanan yaşatılan dakikaları hiçe sayarak bitti demek zordur.

Vicdanla kıyasıya bir muhasebenin içinde bulursun kendini sebebi ne olursa olsun kötü olanları silmeye çalışır gibi iyi neler varsa döker önüne sen görmezden gelir ama buda var şunu da yaptı şöylede söyledi dersin inanmasan da sıralarsın bir bir bilirsin aslında vicdan senden öndedir. iyi yanlar o kadar çok kazınmıştır ki beynine kalbinin orta yerinde sızım sızım sızlar "bitti!..." 

Sızlatan bir bitiş gerçekten bitirmez aslında sevgiyi, boyut değiştirir belki ama sonunu gördüğün bir yoldan geriye dönmeye çabalasan da bellidir varacağın nokta ha bugün ha yarın dersin yürürsün kimileri bu kadar cesur değildir aslında malum sonu görmezden gelip ertelemeye çabalarlar sanki birşeyleri kurtarabileceklerini düşünür çaba sarfederler ama olmaz işte sonu daha da felakete sürükler bilmeden nefreti yoldaş ederler ilişkilerine aşk yok olmaya yüz tutarken ki gidiş saçma gelir bana aşkın en zirvesinde yollar ayrılmalı bence nefretle bitirilen nefretle son bulan ilişki küstürmez mi hayata insanı ben küserim küstüm de artık korkuyorum küsmelerden bunca atılmış adım aşılmış engel yıkılmış duvarlarım varken yenileri ardına gizlenmek ahmaklık daha yolun başındayım ve yolumda aşk olmadan atılacak adımlar yanlızlıkla yoğrulacak günleri boşa geçmiş sayarım...
heleki yaşananların ardından mutluluklarımın ardından zaten çok pişmanım neden daha önce aşkı tanımadım.

Şans işi kaderde var tabi doğru zaman doğru insan o kadar doğruyu sıralayıp aşkın doğuşu mucize gibi ama en ufak bir yanlışta da ölüşü ne kadar acı.
lakin bir yol biter yenisi başlar olmalı insanın felsefesi hayat engebeli bir yarış pisti her öne çıkan engelde pes etmek kendi kabuğuna çekilip hayattan soyutlamak insanın kendine yapabileceği en büyük haksızlık bence bir ilişki içinde bu geçerli olmalı aslında bu beylik laflar hal vaziyet o durumdayken çok kulağa gelmez biliyorum ama üzerinden geçen belirsiz bir zaman dilimi yaraları kabuk bağlatırken içlerde bir yerlerde saklanan mantığı su yüzüne çıkarıyor.
aşk ve mantık aynı anda hareket edemezler heleki bir ilişkinin son demlerini yaşadığı zamanlarda aşk ne kadar anı varsa döktürür adamın önüne çatır çatır bir aşk muhasebesine girişir bir sen söylersin bir o söyletir. sonra biraz biraz inzivaya itersin hafiften bir kendine geliştir bu mantığın kaçak bir hamle yapar ve beyninin kıvrımlarında yankılamaya başlar şimdiye kadar normal gelen herhangi bir tavır yada söz öyle bir dokunur ki sana kendin bile şaşarsın mantık aşka bir gol atar ve ilk kavgayı yaşarsın...

Kavga bir ilişkinin olmazsa olmazdır aslında kavgasız bir ilişki sossuz makarnaya benze yavan tatsız tuzsuz azcık tartışma olacak ki tadı yerine gelsin biraz çekişme azcık küslük olmalı ki en güzel yanı barışmayı tadabilsin çiftler.

Kavgalar güzeldir barışmalar oldukça dahada birbirine bağlar çiftleri dahada anlayışı sağlar biraz saçma belki ama kavgayla daha iyi tanırsın karşındaki kişiyi hali hareketi tahammül sınırı ve diğer yüzü evet kavga anlarında insan başkalaşır farkında olmadan sözleri keskinleşir can acısıyla dahada can yakmak ister ki bunu yapan kişi bir ilişkide sorunlu kişidir ilişkiyse sorunlu bir ilişki.
ilk başlarda anlaşılmaz bir şekilde geçiştirilir küçük şeyler basit şeylerdir ama geçiştirmek unutturmaz en derin tartışmalara elde koz misali saklanır.sonrasıysa birbiri ardına gelen küçük artçıların beklenmedik bir depremle sarsıntısıdır. içten içe hazırlandığın depreme elinde biriktirdiklerini bir bir çarparsın işte zamanı geldi iyiki zamanında bunları unutmamışım der gibi aklının derinliklerinden çıkarır yerli yersiz saplarsın oklarını hani o akşım dediğin senin yarın olan kişiye...

Sen yaparsan o dururmu oda yapar tabi ilişki laçkalaşır. artık gözünü bile kırpmaz olursun onu kırmaktan kırılmış üzülmüş incinmiş umrundamı amaç o değilmi zaten üzdü beni daha çok üzülsün peki ilerisi belirsiz bir sona doğru yaralar ala ala yürümeye devam edersiniz kah severek kah söverek,ve işte altın vuruş gelir gerçekten aslında ilk kimden geldiğinin bir önemi yoktur zaten ikisininda aklında olan sadece birinin diline dökülmüştür ama çiftlere göre öyle değildir tabi ilk söyleyen kazanandır ama doğru zaman doğru yer gerekir neyden mi bahsediyorum tabiki " bitti"
gerçekten bunu söylemek zordur zor olduğu içindir onca kavgayı onca lafı tartışmayı unutmuşu oynayıp devam etme çabaları. bitirmek zordur. bitiren olmakta kim söylerse karşıdaki duyguları sömürmeye ayarlanmış gibi demek bunu sitiyordun oysa oysa ben tamam o zaman beni istemeyeni ben hiç istemem bitsin. der ve elvedayı çakar kal şimdi vicdanınla baş başa noldu gerçekten bittimi şimdi ama ben yani öyle demek istemedim ama kavgalar çok yıprattı beni dur konuşalım. işte bitirmek zordur bir duygu sömürüsü bir vicdan azabı işin içine girdimi yeni bir başlangıç adı altında bir daha böyle davranmayalım aşkım daha anlayışlı olalım olurmu nun ardından bir dahaki sona kadar bir ara verilir.

İlişkiler çok fazla reklam alır aslında molası çoktur küslüklerdir bunun adı küser küser barışırsın bir yerden sonra barışmak bile kalmaz aman küslük sebebini bile unutursun yanyana gelince ten çekimi en doğru hitap sanırım yanındayken büyülü dakikalar uzağında unuttuğun neler varsa çıkarır önüne atar.

Kişilere göre değişikilik gösteren başla bitişler yalanların etkisiyle dönüşü olmaz bir yola adım attırır insanı bitirmek gerçekten zordur kişiliğinden verdiğin ödünler aşk için deyip kirlettiğin sözcükler ve son balangıcın ardından son bitişe zemin hazırlar ve işte ilk kişisi beklenmeyen bitti bu kez aynı nefretle aynı anda dökülür dudaklardan başlamak kolaydır ama bitirimek zor son sözcük bu olamalı bir ilişkide laçkalaştırmadan medenice yol verilmeli kaç kez daha bir kavgayı kaç kez daha bir ayrılığı kaldırırki bir bünye yolun sonu belli açık seçik görünüryor işte en doğrusu el sıkışıp ayrılmak

kavgasız gürültüsüz medenice ayrılabilenlere hitaben yollarınız açık olsun...

Suzan DİNLER 

Sen Öldün

sen öldün ...
ben seni gömdüm...
üzerine dirhem dirhem nefret örttüm...
fersah fersah uzaklardan intikam getirdim serptim...
sen öldün...
ardından bedDUAlar sıraladım ruhunun derinliklerine...
sen öldün yüreğimde
ve ben seni gömdüm en derine...

Masal Bitti













öğren artık her hikayenin sonunda üç elma düşmez gökten
ve kavuşmalar yoktur kırk gün kırk geceli düğünlerde
hatta sonlarda ne prenses uyanır öptüğü için prensi
nede kurbağa yakışıklı bir prense dönüşür prensesin dudaklarında
öğren artık çocukken kandırdılar bizi
haramiler çaldı tüm düşlerimizi
bak ben öğrendim yoksa kapılardan sığmazdı burnun
ve o beklediğim beyaz atlı prens de sen değildin...

Suzan Dinler

23 Ekim 2014 Perşembe

minnet

En kötüsü de minnet duygusu.
Vicdanın kafesi, hapishanesi ...
Gitsen gidemezsin
kalsan kalamazsın araf gibi bir yer,
minnetin esaretin olur ,istemediğin hayatta yaşam savaşı verirsin .
Üstelik yalnızsındır en kalabalığın orta yerinde ...
Minnetin tutar elini ,ayağını, dilini
ne isyan edebilirsin ne şikayet sessiz sedasız devirirsin günleri
ta ki ölüme değin...
minnetin sonun olur ,
Oysa ne balık minnetti yaşadığı denize el verse hava koşar giderdi güneşe ...
Oysa ne kelebek razıydı bir günlük ömre olsa şansı yaşardı dilediğince ...
Oysa sağlığı sıhhatiyle biçilse sonsuz ömür hangi fani dilerdi malum bir ölüm...
Minnet vicdanın kafesi , hapishanesi ...
Etme minnet hür olsun vicdanın şahanesi ...

Suzan DİNLER


har içinde biten gonca güle minnet eylemem
arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem
sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi
iblisin talim ettiği yola minnet eylemem

bir acaip derde düştüm herkes gider karına
bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
rizkimi veren huda dir kula minnet eylemem

oy nesimi, can nesimi ol gani mihman iken
yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken
cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem

Mahlası "KUL NESİMİ "

VİCDAN MUHASEBESİ

En kötüsü de vicdanınla yaptığın muhasebendir
tutturmaya çalıştıkça açık büyür
vicdanın bıraksa yakanı yolun devamı yakındır ama,
hesap büyük
yol gözünde büyür
gitsen gidilmez
dönsen uçurum
vicdan girdimi işin içine
çıkılmaz dehliz
kayıp gelecek
karanlık geçmiş
arafta sen

Bu dünyanın hesabı bu dünya da kapanmalı !...

HAK

Bir insanı paranla elde tutamazsın
güzel yarın umutlarıyla mutlu gelecek vaatleriyle de elde tutamazsın
pozitif ayrımcılık yaparak da elde tutamazsın
o insana hak ettiği değeri vererek
hak ettiği davranışı sergileyerek
hakkı olanı layık görerek elde tutarsın
ki hak tan gerisi yalandır bilesin ...


Aslında

Aslında o kadar da yok değilsin
sana söyleyemediklerimi yazdığım satırlarım var benim
sevgi dolu haykırışlarım nakarat nakarat nakşeder buralarda
aslında yokluğunla imtihan değilsin
yüzün gözün sesin
dün gibi aklımda gün gibi aşikarsın
aslında o kadar da gitmiş değilsin
zihnimde oyun hala varlığın
şu ileride sırtı dönük adam
şu sokağın köşesini dönen
şu bankta tek başına oturan
ne kadar da sensin
aynısın
tıpkısın
gittiğin gibisin
kokun bildik sesin aşina
aslında o kadar da yok değilsin
varlığın en taze haliyle baş ucumda
sadece benden uzaklaştın sen
ben istemedikçe gidemezsin



Suzan DİNLER



22 Ekim 2014 Çarşamba

keşke


gitsen gidilmez kaçsan kaçılmaz mecburiyet gibisin
yokluğunda pırangalar eskir varlığınla ayrı eziyetsin
olmazlığı zor olsun da denilmezsin
şimdi en büyük keşke sensin keşkemsin

15 Ekim 2014 Çarşamba

TV KİRLİLİĞİ

Şu televizyondan görüp duyduğumuz öğrendiğimiz şeyler
her nelerse onlar hepsine gıcığım
evet evet kelimenin tam anlamı bu
boş vaktimizi dolduralım derken gereksiz bilgi kirliliğine dönüştürüyoruz beynimizi
hele şu sağlık programları yok mu ifrit oluyorum
izleyeni kendinde mutlak o rahatsızlığı hissedeceği kendinde yoksa bile bir yakınında mutlak göreceği hastalık hastası toplum yetiştirmekte bire bir programlar
moda adına yakışmamış eğreti kumaşları üzerlerine geçirip albenim var havam var yürüyüşlerini attıkları çok bilmişler programı
yemek demeye bin şahit mundar olmuş sebze meyve etin sözde enfes sunumu ama tatmaya kobay olunamayacak kadar rezil yemek programları
haber demeye dil varmaz ama sözüm ona dünyadan gündemden haber başlığı altında kimin eli kimin cebinde haber programları
evde kalmışın ikinci baharımı yaşayayım diyenin biraz ünüm şöhretim olsun diyenin evlilik programları
mecburi saati on ikiyi geçilen edebi kaldır at edepsizi yarat dizi kuşağı
özetle her saatin gereksizi mecburi olmazsa olmaz televizyon dünyası
insan hasta olup rapor almaya korkar valla
kaliteli filmler programlar yok mu tabi ki var ama o kadar az ve tutulmuyor ki reyting rüzgarında savrulup gidiyor ya da en bilinmedik kanalların zoraki boş saatlerinde yer bulmaya çalışıyor
çizgi filmlere bile sübliminal mesaj konan zihni bulanık çocukların ileride izleyeceği programlar bunlar
bizim zamanımız ne temizmiş trt de bob amca resim yapsın saatlerce fırçasının tuval üstündeki hareketleri izlenir saatlerce kadife sesi dinlenirdi. sanırım orada o uzaktaki mutlu çalılıkları, yanlız çam ağacını ,titanyum beyazı vandayk kahverengisini bonus kafalı amcayı özledim...

ama bir yedi güzel adam'ın bir kelime oyununun bir irfan değirmenci ile günaydın'ın hakkını yemeyeyim ...

neyse mümkün olduğunca televizyonlardan kaçın kitaplara sığının derim ben
daha güzel daha izlenesi daha doyurucu programlar dileğiyle .

:)




YAFTALI SÖZLER 1 :)

lugatımda yoktur mefhumu ahvali halimin
yanar sol cephesinde yürek ecdadımın
kansam sözlere tükenir ruhi mücerretim
kanmam bilinir velhasılı kerim

S. Dinler



14 Ekim 2014 Salı

ÖYLESİNE BİR ŞİİR















öylesine bir şiir bu
amaçsız yazıldı hatta gereksiz
öylesine soğuğunda kışın
öylesine yakan yazın
ortası olmayan ahvalimizin
öylesine ruh halimizin
deliliğimizin
yetimsiz aklımızın
kısıtlanmış hürriyetimizin
amaçsız geleceğimizin
öylesine sonbaharın ve ilkin
öylesine ketum geleceğin
habersiz geçmişin
öylesine günün güneşin gecenin zifiri karanlığın
öylesine hüznün neşenin
yok bir beklentisi bu şiirin
öylesine yazıldı
öylesine
üzerlere sine sine
istemeye istemeye
acının kederin gamın
gelmişin geçmişin
iyikiyle keşkenin
hatırı sayılır mutluluğun
ve azınsanmayan derdin, tasanın
ve en çokta benim
öylesine yazıldı bu şiir
öylesine
öylesine

Suzan Dinler

10 Ekim 2014 Cuma

SIKINTI Bİ YÜK

Sıkıntı büyük
planlar yapıyorum
tamam diyorum bu sefer planladığım gibi olacak herşey
diyorum kararım net tamam
tamam artık yettiyse yetsin
o nasıl bir kararlılıksa artık
üç bilemedin beş dakika geçer geçmez toz duman oluveriyor
ne oluyor demeye kalmadan
biri diyor sabret
öbürü acele etme
ama zaman geçiyor
e yaşta
tutamadığım bir hayatta tutturamadığım bir yarış içinde
kararlar alıp vazgeçiyorum
durumdan hep mi şikayeti olur insan
oluyor
hep bir şikayet içinde zamanı geçiriyorum
korkarım geç kalacağım
vazgeçerken kararlarımdan
vazgeçeceğim kendimden
sıkıntı büyük
bi yük bu sıkıntı


Suzan DİNLER



9 Ekim 2014 Perşembe

MANTIK SİZ

mantığın çok uzaklaşmadığı yerler var mı?
bilinçli deliliklere de razıyım
küçücük bir akıl kırıntısı olsun olmaz mı ?
dile iste hatta emri mukabilinde
razıyım mantığı olduğu müddetçe
biraz sabır sınar olmaktan sıyrılıp 
düşünce olsa, düşünse şu omuz üstündeki kase
çok şey değil dileğim ...
isteğim biraz akıl fikir kullanımı
öyle har vurup harmanda savurmayın 
zerresine razıyım 
azına razıyım
nokta kadar mantık dileğim
yok dersen nokta koyup da gidebilirim 


Suzan DİNLER 


.

8 Ekim 2014 Çarşamba

Ah siz

Ah sizin şu doğru bildikleriniz
şu ön yargılarınız
şu kesin fikirli aceleci kararlarınız
en doğrusunu siz bilir
en düzgününü siz yaparsınız
sözüm ona en mükemmel
en olağan üstü varlıksınız
ah sizin şu ukala kendini beğenmiş halleriniz
ölümsünüz vallahi
vallahi ölümsünüz











:)
SD.

3 Ekim 2014 Cuma

Benin karanlığım
Benim kuytu köşem
Benim yanlız yolum
Üstü kapalı düşüm
Saklım
Sırrım
Gizim
Benim dehlizim